Ayakkabılarımızı koyma, buzdolabımızı yerleştirme, tablolarımızı asma ve hatta tuvalet kâğıdını kullanma şeklimiz bile satın alma davranışımızı etkileyen birer duygusal DNA.
DNA’ları analiz etme becerisi var olmasaydı, cinayet sahnelerinin pek bir değeri olmazdı. Bir saç teli, bir parmak izi veya bir tırnak parçası kimliğiniz ile ilgili birçok şeyi ortaya çıkarır. Fakat hepimizin arkamızda küçük duygusal DNA’lar bıraktığını biliyor muydunuz? Ayakkabılarımızı koyma, buzdolabımızı yerleştirme, tablolarımızı asma ve hatta tuvalet kâğıdını kullanma şeklimiz bile birer duygusal DNA. Tüm bu Small Data, önemsiz gibi görünen gözlemler, kim olduğumuza, deşifre olan gerçek kişiliğimize dair hayret verici ipuçlarını su yüzüne çıkarabilir. Dışa dönük, özgüvenli, eğitim eksikliğiniz nedeniyle utangaç iseniz veya partnerinizle sorunların varsa, Small Data bunları meydana çıkarır. Small Data bütün bir şirketin geleceğini bile belirleyebilir.
İş dünyası, Big Data’nın önemi ile çarpılırken, yeni bir araştırma yöntemi veri yığınlarının korelasyonlarını tanımlıyor. Lindstrom, uzun süredir ihtiyaç duyulan bir karşı denge olarak tanımladığı şeyi sunuyor. 2005’ten bu yana Lindstrom 77 ülkede, 2000’den fazla evde yaşadı. Misyonu ne mi? Yaptığımız şeyi neden yaptığımızın gerçek sebebini, nedenini anlamak için Small Data’ları tespit etmek ve toplamak. Yazının devamını The Brand Age dergisinde okuyabilirsiniz.